2 Nisan 2016 Cumartesi

Budapeşte-- MACARİSTAN...

Uyandık heyecanla..yaptık kahvaltımızı aceleyle..
Merhaba Atatürk hava limanı..
Jolly tur gülümseyerek bizi karşıladı..
Uçtuk THY ile BUDAPEŞTE'ye...indik kısa sürede keyifle başkente..
Karşılandık yine Jolly tur rehberi levent bey tarafından özenle.
Yerleştik otelimize..Hiiiç beklemeden bindik otobüse..
Ver elini BUDAPEŞTE...
Muhteşem şehir..görülmeye değer..
TUNA nehri ortada..
Şehir oluşuyor BUDA ve PEŞTE olmak üzere iki bölgeden..
İlk Kahramanlar Meydanına gittik. Beğendim meydanı, heykeller arasında Osmanlı'da vardı.
Özgürlük Anıtı tepeden el sallar gibiydi bize. Bir genç kız yükseliyor gibiydi gökyüzüne.
Parlemento binası,  Cumhuriyet Sarayı görkemliydi.
Kral demiş kesin tüm ağaçları bana güzel bir saray yapın. Yapılmış muhteşem bir saray, ama çok oturamamış, başkasına nasip olmuş..
Ölümsüz bir eser kalmış geriye. Tuna'ya bakıyor heybetle.
Gellac tepesi..Gellac Oteli..çarpıyordu hemen göze..
Gellac piskoposmuş.Şarap üretiyor diye bir  fıçının içine koyup tepeden Tuna nehrine yuvarlamışlar.
Tuna Nehri'nin kenarında demirden yapılma ayakkabılar vardı. İsrail'li Yahudiler atılmış burdan nehre. Demir ayakkabıları sembol olarak kalmış kıyıda...
Neler yaşanmış neler gelmiş geçmiş, neleri yutmuş koca TUNA.
Tuna Nehri'nin üstünde yerini alan tarihi köprüler de büyüleyiciydi.
Güzel bir restoranta gittik gecesi..
Macar yemekleri eşliğinde geleneksel kıyafetler içinde MACAR dansları eşliğinde keyifle yedik yemeğimizi..
Taner'i aldı sahneye bir Macar dansçı kız.. Oynadılar coşkuyla birlikte.
Beni en çok mutlu eden şarkılarımızı çalmalarıydı müzisyenlerin..
" Üsküdar'a giderken..Bir başkadır benim memleketim,.Ararım sorarım seni her yerde.."
Bayıldım şarkılarımızın çoşkuyla çalınmasına..
Ertesi gün tarihi yerlerimizi gezdik.Heryer OSMANLI kokuyordu..
Rehberimiz LEVENT bey tek kelimeyle muhteşemdi.Galasaray'dan mezun..
İnanılmaz bilgili, efendi, disiplinli, saygın, sabırlı biri..
Kültürüne hayran oldum.
Heyecanla koşturduk peşinde, gezdik dinledik tarihi yeniden yaşadık sayesinde, gördüklerimizi resimlerle ölümsüzleştirdik unutmayalım diye...
Gecesi.. tekneyle TUNA nehrini..muhteşem köprülerini...ışıklandırmanın güzelliğini..
Türkçe anlatımla dinleyerek gezdik, kimisi içkisini yudumladı dört köşe kendinden geçercesine..
Ertesi gün Estergon kalesi..
Kalbim çarptı heyecanla..
Burası bizim..bizim Estergon Kalemiz...147 yıl kalmışız dile kolay..
Askerimizin kanlarıyla sulanmış..ne şehitler verilmiş uğruna..
Kanuni Sultan Süleyman'ın namaz kıldığı oda..
İçim sızladı kaybedişimize..
Kapıda içeri girmeden önce Macar bir genç çaldı İSTİKLAL MARŞIMIZI...
Söyledik gümbür gümbür coşkuyla..
Yok etmişler bize ait olan herşeyi..
Ağıl yapmışlar..tepesi kırık biir cami minaresi kalmış,  bir de 2 hamam..
Koskoca anlı şanlı TARİHİMİZDEN  geriye kalan..
Dönüşte Otel Silvanus'ta lüks restorantında güzel bir öğle yemeği..
Ardında indik çarşısına..Türk dükkanlarından yapıldı alışverişler..
Akşam üstü ünlü pastane Gerbeaud'da yenildi pastalar içildi çaylar kahveler..
Sevdim ben Budapeşte'yi..şehri..eğitimini..huzurunu..Türkleri sevişini..
Güzeldin be TUNA nehri..
Elimden gelse alacaktım seni geri..
Tuna nehri akmam diyor..etrafımı yıkmam diyor..
Şanı büyük Osman Paşa..Pilevne'den çıkmam diyor...
Beynimde çınladı durdu gün boyu..
Güzeldi herşey  ama içim buruktu...
Hiç yabancılık çekmedim evimde gibi hissettim kendimi..
Yine gelirim kimbilir  bir gün belki.. :)

Güzin Avcı
18-19-.Mart.2018
BUDAPEŞTE

Hiç yorum yok: