15 Aralık 2018 Cumartesi

AMASRA..Bartın..

Kanımıza işledi Karadeniz..
Mavisi yeşili oksijeni güzelliği ile..
Dedik hiç gitmedik Amasra'ya, senelerdir yurt dışında, memleketimizden uzaklarda..
Birkaç kez niyetlendik kısmet olmamıştı, her defasında kaldık başka bahara..
Haydi tam gitme zamanı, görme zamanı, HAMSI yeme zamanı..
Tamam dedi Belkıs Yavuz çifti Kanada'dan gelen oğlu Mert..
Çıktık erkenden yola, iki araba önlü arkalı..
GEREDE.. muhteşemdi karlar altındaydı şehir..
Gelin kız gibi süslenmişti dağı taşı toprağı..
Yine uğradık yol üstü Mengen'e, bir ayda ikinci defa aynı yere, o güzel mekana, doyurduk karınlarımızı..
AMASRA..
Bartın'a bağlı, turistik küçük ilçe..
Tepeden görünüşün bile harikaaaa..
Şehre girmeden bayıldım sanaaaa..
Geldik şehrin en güzel oteline attık çantaları hemen odaya..
Doğruuuuuu limana ..
O kadar güzel o kadar şirin bir yer ki. Nüfusu sanırım 5.500 kişi.
Fatih Sultan Mehmet burayı görür görmez hayran olmuş..
Lala'sına.." Lala.. Lala.. Amasra.. Çeşm-i Cihan mı ola..? Yani dünyanın gözü burası bence demiş.
Veee..hiç savaşmadan 1460 yılında Osmanlı topraklarına katmış burayı.
Bu şehir ismini, Antik Çağda yaşayan Amatris adlı bir kadın yöneticiden almış.Osmanlı zamanında Amatris Amasra olarak değiştirilmiş.
Limanı, Amasra Kalesi ile karşı karşıya. Tarihi görkemli kalesinden, bu güzel şehirden nice uygarlıklar gelmiş geçmiş.Karşı tepeler yemyeşildi otantik görüntülü  küçük evler vardı çamların arasında.Sevgiyle hayranlıkla baktık böylesi güzel manzaraya.
Tabii bu güzel şehri katledenler de vardı, TOKİ'nin yükselen binaları içimizi sızlattı.
Insanı mutlu eden bir şehir.
Liseli aşıklar gibi heyecanlı melankolik nostaljik balık kokuları arasında gezdik limanı.
Öyle acıkmışız ki girdik Carlos adında minik bir balıkçıya.Ekmek arası hamsiyi yedik çılgınca.
Sağnak yağmur dışarda, umurumuzda mı dünya? Şehrin büyüsü işlemiş kanımıza.Doğal güzelliği ile sarhoş olmuşuz çocukça , geçtik Çekiciler çarşısından sallana sallana mutlulukla.
Bu şehirde oymacılık ve çekicilik sanatı yaygınmış.
Tarihi eserlerle dolu olan güzel Amasra Müzesi'ni ve diğer birçok görülecek yerleri gezmedik.
Dar sokaktan indik Mustafa Amca'nın yerine.Harika bir canlı balık restaurantı.Mekan güzel ortam güzel, en güzeli de konumuydu.Çılgın Karadeniz azgın azgın dövüyordu kıyıları.Mavisi insanın aklını başından alıcıydı.
Çıktım üst kata o muhteşem manzarayı kaçırır mıyım hiç? Ölümsüzleştirdim bu güzelliği çektiğim video ile.İndim aşağı.Balığın her çeşiti tekiri bambunu hamsisi..masadaydı hepsi..
Aklınıza ne gelirse bu lokantada yapılıyor en muhteşemi inanın..Hele salatası..tadı inanılmazdı.
Geç saate kadar oturduk restaurantta,ağzımızda balıkların muhteşem TADI, beynimize kazınmış böylesi güzel lezzet..
istedik hiç  bitmesin gece..
Dostluk güzel sohbet şahane..
Maşallah deyim bize..
Döndük otelimize gülen yüzlerle..
Yavuz istedi .."bir Kastamonu yapalım orda bir pastırmacı  amca var, Kayseri'de bile yiyemez insan o denli muhteşem pastırmayı.."
1 saat gidiş 1 saat dönüş Uzatmayalım yolu dediler vazgeçtiler.
Isterdim Kastamonu'yu görmeyi.
Gazi'den mezun olduktan sonra Beşevler Şura salonunda, cam bir kavanoz içinde kura çekmiştik mezun olan tüm ÖĞRETMEN adayları, herkes Doğuyu çekmişti, ben bir attım elimi, karıştırdım kağıtları tatlı tatlı..ellerim titreyerek heyecanla bir çektim minik kağıdı..
Kastamonu 23 Ağustos Ortaokulu..diye haykırdım tüm gücümle..ne de çok sevinmiştim çektiğim yere.
Tam okul açılacağı sırada canım babamı kaybettim, küstüm hayata gitmedim Kastamonu'ya.
Müstafi duruma düştüm, 2 ay sonra  MEB beni bilgisayarla attı Kurtalan'a.
Hepsi kaldı anılarda.Kastamonu hala kısmet olmadı bana.
Sabah keyifli bir kahvaltı otelde, ver elini ANKARA..
Rabbim nasip etsin yine gelecem sana söz güzel AMASRA..

Güzin AVCI
1.Aralık.2018
Ankara

Hiç yorum yok: